UYGARLIKLARIN ORTAYA ÇIKIŞI
MEDENİYETLERİN DOĞUŞU
Toplumlar arası ortak değerler düzeyine yükselmiş olan anlayış, davranış ve yaşama araçlarının tamamına medeniyet adı verilir.
Yeryüzünde coğrafi şartlara bağlı olarak ırk, din, dil, yaşam tarzı, bakımından birbirinden farklı medeniyetler doğmuş ve gelişmiştir.
Medeniyetlerin ortaya çıkmasında;
· Buzul devirlerin sona ermesi
· İklim koşullarının düzelmesi
· Ateşin bulunması
· Verimli tarım alanları
· Yerleşik hayata geçiş
· Önemli su kaynakları
· Farklı toplumları etkisi
· Yer şekilleri
· Korunaklı limanlar gibi etmenler etkili olmuştur.
İlk medeniyetler;
1. Kuzey Afrika’da (Mısır)
2. Anadolu Yarımadasında (Akdeniz Uygarlıkları)
3. Asya Kıtasında (Hindistan, Çin, Mezopotamya)
4. Orta Amerika’da (Aztek, Maya)
5. Güney Amerika’da (İnka)kurulmuştur.
Bu uygarlıklar verimli tarım alanlarının ortasında ulaşım bakımından elverişli pazar yerleri olarak ortaya çıkmışlardır. Birçoğunun kurulumunda temel geçim kaynağı tarımsal faaliyetler olduğu için önemli su kaynaklarının(akarsular) etkisi vardır.
Bu akarsular;
Asya kıtasında İndus, Ganj, Brahmaputra, Gökırmak, Sarıırmak, Mekong, Asi, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Bakırçay, Gediz, Fırat ve Dicle nehirleridir.Afrika kıtasında Nil Nehridir.
MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
1. Fırat ve Dicle Nehirleri arasında, güneyden Toros Dağlarından başlayıp kuzeyde Basra körfezine kadar uzanır.
2. Uygarlık sınırları içinde Güneydoğu Anadolu, İran, Irak, Suriye ve Arabistan Çölleri yer alır.
3. Mezopotamya, kuzey ve kuzeydoğudan yüksek dağlarla çevrili, güneyden Suriye ve Arabistan çöllerine açık, geniş bir düzlüktür.
4. Coğrafi konumu nedeniyle yer şekilleri sade olan bir alana kurulduğu için sık sık istilalara uğramış bu yüzden çok farklı kültürlerden etkilenmiştir.
5. Mezopotamya uygarlığı Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı verimli tarım alanları ve uygun iklim koşulları sayesinde uygarlığa geçiş yapmıştır.
6. Mezopotamya’da tarıma uygun olmayan alanları tarıma kazandırmak için sulama kanalları yapılmış, bataklıklar drene edilmiş ve taşkın sonrası oluşan alüvyon birikintileri düzeltilmiştir. Bu çalışmalar sonucu zamanla köyler gelişerek kent hâline gelmiştir.
7. Sümer, Akad, Babil, Asur ve Elam gibi uygarlıklar Mezopotamya uygarlığının topraklarında kurulmuş devletlerdir.
Uygarlığın başlangıcı MÖ 3000’lere kadar uzanır. Uzun yıllara dayalı istikrarlı bir devlet yapısı görülmemesine karşın Sümer uygarlığı her zaman varlığını koruyabilmiştir.
· Sümerliler İskender İmp.
· Kaslar Selökidler
· Asurlular Partlar
· Akamanişler Sasaniler
12 aydan oluşan ve Ay’ı temel alan takvimleri bulunmaktaydı (1 yıl 354 gün). Günü 12 eşit parçaya bölmüşlerdi. 1 saat 60 dakika, 1 dakika ise 60 saniye olarak kullanılıyordu. 7 günden oluşan hafta kavramını oluşturdular. Yılın başlangıcı İlkbahar ılımıdır. Hammurabi döneminde kullanılan ayların isimleri sırasıyla: Nisan, Iyyar, Sivvan, Tammuz, Ab, Elul, Tisri, Marchesvan, Kislev, Tebet, Sebut, Adar.
Mezopotamya astronomisi toplumsal bir uğraş alanı idi, bu yüzdenAstroloji temelli çalışmalara yönelikti.Venüs katalogları mevcut. Güneş’in doğuş ve batışında Venüs’ün ilk ve son görünüşleri kaydedilmiş. Kavuşum dönemi olarak 584 gün olduğunu bulmuşlar. Mezepotomyalılara göre evren, Yer, gök ve ikisi arasında bulunan okyanustan oluşmaktaydı. Merkür, Venüs,Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini, 12 takımyıldızı (burçları) tanıyorlar ve bu 5 gezegenin ekliptiğe yakın dolaştıklarını biliyorlardı. 60 tabanlı ve konumsal bir sayı sistemleri vardı.
LİSE 4.SINIF SAYFA 28 ETKİNLİK VE BULMACA ÇALIŞMASI
LİSE 4. SINIFLAR SAYFA 28 BULMACA VE ETKİNLİK ÇALIŞMASI
1-Yazı
2-Dicle
3-Mezopotamya
4-Annano
5-Kireç taşı
6-Saban
7-İnka
8-Aztek
9-Ateş
10-Fırat
ETKİNLİK ÇALIŞMASI:
MISIR
kaynak:http://www.onlinearabic.net/images/misir5.jpg
Coğrafi Konum:Afrika’nın kuzeydoğu ucunda Afrika kıtası ile Asya kıtasının kesişim noktasında yer alır.
Oluşumunda etkili olan akarsular:Nil nehri
Etkileri :Ülkenin can damarıdır.Nüfus ve ekonomik faaliyetlerin yoğun olarak görüldüğü noktaları oluşturur.Ülkenin en önemli su kaynağıdır.
MEZOPOTAMYA:
kaynak:http://sosyalbilgiler.tripod.com/tarih1/mezomap.JPG
Oluşumunda etkili olan akarsular: Fırat ve Dicle
Etkileri:Bölgenin en önemli tarım havzasını sulayan iki ırmaktır.Bölgede ekonomik faaliyetlerin ve nüfusun yoğunlaştığı noktaları oluşturur.
Medeniyet adına yaptıkları katkılar:Yazının kullanılması.İlk kültür merkezlerinin ortaya çıkması önemli mimari eserler,Tarıma uygun olmayan alanların düzenlenmesi,
HİNT MEDENİYETİ:
Coğrafi Konum:Asya Kıtasının güney ucu.Hint okyanusunun kuzeyinde Ganj ve indus Nehirlerinin bulunduğu alan.
Medeniyet adına yaptıkları:Fazla güçlü değiller.Kendi içlerinde kast sistemi mevcut.Çeşitli dini oluşumlar var Budizm ,Brahmanizm gibi.
SORU-1-Aşağıdaki tabloda Mezopotamya uygarlığına ait bazı özellikler verilmiştir.Diğer uygarlıklara ait özellikleri ön bilgilerinizden faydalanarak kutucuklara yazınız?
Uygarlıklar
|
Mısır
|
İndus
|
akdeniz
|
çin
|
maya
|
İklim
|
|
|
|
|
|
Jeolojik özellik
|
|
|
|
|
|
Su kaynakları
|
|
|
|
|
|
Flora ve fauna
|
|
|
|
|
|
Çevresindeki toplumların etkisi
|
|
|
|
|
|
Ulaşım olanakları
|
|
|
|
|
|
Yukarıdaki pano ile ilgili açıklamalara ulaşmak için linke TIKLAYINIZ...
SORU-2-İlk uygarlıklardaki kentlerin özellikleri nelerdir.?
Verimli toprakların bulunduğu akarsu boylarınca gelişme göstermiş ticaretin geliştiği merkezlerdir.Tarımsal faaliyetlere yönelik dranej çalışmaları sulama kanalları mevcuttur.Bu çalışmalar köylerin gelişmesine kent haline dönüşmesini sağlamıştır.
SORU-3-Neolitik sonrası ilk medeniyetler nerelerde kurulmuştur?
Mezopotamya,mısır,İndus(Hindistan) Akdeniz çevresi,Sarı ırmak Gök ırmak(Çin) dolaylarında kurulmuştur.
SORU-4-Mezopotamya uygarlığının Maya ve İnka uygarlığından daha fazla saldırıya uğramasının nedenleri nelerdir.
Mezopotamya uygarlığı çevresine oranla daha eski verimli topraklara sahip su kaynakları bakımından elverişli ekonomik zenginliği fazla ve çevre bölgelere açık olması saldırılara uğramasına sebeb olmuştur.Maya ve İnka uygarlıkları çevresi diğer medeniyetlere kapalı bir noktadadır.Çevresinde bu medeniyetlere saldıracak medeniyetler yoktu.Yeni dünyanın keşfi sonrasında çeşitli saldırılara uğramışlardır.
SORU-5-Mısır uygarlığının Mezopotamya’dan sonra doğmasında etkili olan faktörler nelerdir.
Mezopotamya uygarlığı Mısır medeniyetine oranla daha önce önem kazanmış bir noktadır.Mısır etrafı çöllerle kapalı olması çevresi ile etkileşimini engellemiştir.Mezopotamyanın etrafında bu şekilde engellerin olmaması etkileşimini arttırmış ve en eski kültür merkezlerinden biri olmasında önemli rol oynamıştır.
SORU-6-Hint uygarlığının kurulduğu bölgenin coğrafi özellikleri nelerdir?Bu özellikler Hint uygarlığının gelişmesinde nasıl etkili olmuştur.?
Kuzey kesimi Himalayalar,Belucistan ve dekan dağları ile çevrili dağlık çok fazla ekonomik faaliyetlere elverişli değildir.Indus ve Ganj Irmakları ve oluşturdukları deltalar hem tarım bakımından hemde yerleşme özellikleri iklim koşulları bakımından daha elverişli bir yapıdadır.Bu özelliklerden dolayı bölge önemli bir ekonomik ve kültür merkezi haline gelmiştir.Kuzeyde dağlık alanlar içerisindeki geçitler bölge istilasında ve saldırılarda önemli rol oynamıştır.Tarımsal faaliyet yoğunluğu ,nüfus ve yerleşme yoğunluğu güney kıyılardadır.
SORU-7-Mısır uygarlığının Mezopotamya uygarlığı kadar saldırıya maruz kalmamasının nedenleri nelerdir.
Mısır medeniyetinin etrafı çöllerle çevrili olması dış uygarlıklarla etkileşimini azaltmış buda saldırıları azaltmıştır.Mezopotamya uygarlığı ise eski dünya medeniyetlerinin ortasında etkileşime açık bir noktadadır buda saldırıları arttırmıştır.Ekonomik gelişmişliği ve konumu saldırıları tetiklemiştir.
Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız?
1-E şıkkı. Kendilerine ait bir yazı oluşturmuşlardır.
2-E şıkkı. Geçimlerini avcılık ve toplayacılıkla sağlamaları
3-A şıkkı. Hammadde kaynaklarının sınırlı olması
4-E şıkkı. Genellikle orata kuşakta kurulmuş olmaları
5-Dşıkkı. 1 ve 2
6-B şıkkı. İsveç
7-C şıkkı. Mezopotamya
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.?
1-AZTEKLER Meksika Vadisi’nde ortaya çıkan bir uygarlıktır.
2-Yerleşik hayata TARIM faaliyetleriyle geçilmiştir.
3-Mezopotamya DİCLE ve FIRAT nehirleri arasında kalan üç tarafı dağlarla çevrili bir düzlüktür.
4-Sümerlerden sonra FENİKE,MISIR,PERS uygarlıkları kendi alfabelerini geliştirip kullanmışlardır.
5-INDUS ve GANJ nehirleri Himalaya dağlarından doğar ve Kuzey Hindistan’a ulaşır.
6-Eski dünyada ırmak boyu uygarlığının en sonuncusu çin uygarlığıdır.
Aşağıdaki ifadelerden doğru olanın başına D yanlış olanların başına Y harfini yazınız.
1-D 2-Y 3-Y 4-D 5-Y 6-D
2.Doğru yanlış sorusunda genel bilgiler doğru ancak Atlas Okyanusu kıyısına paralel denilmekte bu ifade yanlış yazılmış Büyük Okyanus kıyısına paralel ifadesi olması gerekir.Bu noktadan hareketle verilen bilgi yanlıştır
LİSE4.SINIFLAR 1.BÖLÜM ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI SAYFA (20)
Soru-1-Sera etkisi nedir.Açıklayınız.
Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.Dünyamızı ıs tmak için gelen ışınların yüzeye çarptıktan sonra tekrar uzaya yansımasını engelleyen ve bu engelleme sonucu sıcaklıkların artmasına sera etkisi deriz.Sere etkisi oluşturan gazlar su buharı olmak üzere karbondioksit, metan, diazot monoksit, ozon ve aerosollerdir.
Soru-2-Sumatra ‘nın Tuba Dağı’nda 73 bin yıl önce meydana gelen volkanizmanın sonuçları nelerdir.
Buz kayıtları, Sumatra'daki Toba yanardağının 74 000 yıl önceki patlamasının 3-5°C'lik bir küresel soğumaya yol açtığını gösteriyor. Sıradan yanardağ etkinliklerinin bile iklim üzerinde etkileri olabiliyor. Endonezya'daki Toba yanardağı 1815'te patladığında birkaç yıl boyunca Dünya'da yüzey sıcaklığı bir derece kadar düşmüştü.Günümüzden yaklaşık 74,000 yıl önce Toba yanardağının patlaması ve tüm bölgeye kül yayması sonucu alttaki resimde kırmızı ile gösterdiğim bölgede insan nesli hemen hemen tükenmiştir. Geriye kalan az sayıda insanın yeniden çoğalıp bölgeye yayılması binlerce yıl sürmüştür.Haritada sarı renkte gösterdiğim bölgede yeniden yaşamın gelişmesi için binlerce yıl gerekmiştirO patlama 1000 kilometreküp kül ve taş parçasının atmosfere yayılmasına yol açmış, Güneş ışınlarının bloke olması sonucu Dünya buzul çağına dönmüştü. Süper volkan 50 ya da 1000 yıl içinde patlayabilir. Patladığı zaman da Dünya buzul çağına döner."Sonuç olarak dünya iklimi ile ilgili çok ciddi değişiklikler meydana gelebilir.Sıcaklıkların düşmesi gibi.Kitabınızda sayfa 7 de konu ile ilgili bilgile rverilmiştir.
SORU-3-Fosil yakıt kullanımındaki artış doğal sistemleri nasıl etkilemektedir.
Kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtların çevre kirlenmesindeki etkisi çok fazladır.
Termik santrallerde soğutucu, buhar elde etme ve temizleme gibi amaçlarla kullanılan sular sıcaklık dereceleri yükselmiş olarak torağa, yeraltı sularına, akarsulara ve denizlere boşaltılmaktadır. Suyun sıcaklığı yüksek olduğu için sularda yaşayan canlıları olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca akarsular ağır metallerle kirlenmektedir. Linyit kullanılan termik santrallerde kömürün yanmasıyla bol miktarda kül oluşur. Bu küllerin içinde bulunan gazların bir kısmı havada kalarak asit yağmurlarına sebep olurlar. Yere ulaşan küller ise toprak yüzeyini ve bitkilerin üzerlerini kaplarlar. Toprak yüzeyine yığılan küller yağışlarla yeraltına sızarak toprağın kalitesini belirleyici özelliklerinde bozulmalar meydana getirirler.Petrol taşınması, işlenmesi, aranması ve kullanılması sırasında çevreyi kirletmektedir. Petrol yakıt olarak kullanılırken de havayı kirletmektedir.Kaza yapan petrol tankerlerinin denizlerin kirlenmesindeki payı oldukça fazladır. Denize dökülen petrol, denizi doğrudan kirletirken denizlerde yaşayan canlılarda da hasara sebep olmaktadır.
SORU-4-Küresel ısınmaya yol açan karbon gazlarının atmosferdeki artışını azaltmak için neler yapmalıyız.
Endüstri devriminden bu yana fabrikalar, motorlu araçlar ve enerji santrallerini çalıştırmak için ya da ısıtma ve aydınlatma gibi benzer amaçlarla kullanılan kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan atmosfere yayılan karbon gazları, "sera etkili" gazlar olarak tanımlanıyor.Bu enerji kaynaklarının kullanımının mümkün olduğunca azaltılması,daha doğa dostu enerji kaynaklarının tercih edilmesi,konu ile ilgili dünya çapında çeşitli antlaşmalar yapılarak karbon gazı içeren yakıtların kullanımı sınırlandırılmaya çalışılıyor.KYOTO tüm dünya ülkelerinin kabul etmesi gereken çevre dostu bir sözleşmedir.Yine konu ile ilgili karbondioksit vergisi gibi projeler gündemde .Hidro ,rüzgar,güneş enerjisi gibi daha doğal etkileri olan kaynakların tercih edilmesi insanların konu ile ilgili bilgilendirilmesi daha iyi bir tüketim sağlayacaktır.
SORU-5-Alp dağları uzantısı kuzey güney yönlü olsaydı bu durum Avrupa ulaşımını nasıl etkilerdi.
Şuan anki Avrupa ulaşım özellikleri sayfa 12 de açıklanmış.Avrupalıların bu dağları aşmak için neler yaptıkları viyadükler tüneller üzerinde mümkün olduğunca bu dağarlın etkisini aza indirmeye çalışmışlar.Bu dağlar arasındaki küçük oluklar önemli geçiş yerleri olmuş.Uzantısı Kuzey güney şeklinde olsaydı ulaşım ağı özellikle bu geçiş noktaları doğu batı doğrultusunda yapılmak zorunda kalıcak kuzey güney yönünde dağlar arasında kalan oluklardan vadilerden ulaşım sağlanacaktı.
SORU-6-Önceki dönemlerde uzun sürede meydana gelen iklim değişikliklerinin günümüzde çok daha kıs sürede meydana gelmesinin sebeblerini yazınız…
Eski jeolojik dönemlerde günümüz koşullarında olduğu tarzda doğal dengeye insan etkisi yoktu.Olaylar daha bir doğal süreç içerisinde gerçekleşiyordu.Ancak günümüzde gelişmiş teknoloji,kalabalık nüfus,geniş yerleşme özellikleri ,insanın yaşayışını devam ettirmek için girdiği ekonomik faaliyetler doğal sistemleri daha çabuk etkiliyor.
SORU-7-Küresel ısınma bitki ve havyan topluluklarını nasıl etkilemiştir.
Konu ile ilgili açıklama ve örnekler kitabınızda sayfa 17 de anlatılmıştır.
SORU-8-Sellerin doğal sürece etkisini örneklerle açıklayınız.
Bir nehir/dere yatağındaki mevcut su miktarının, havzaya normalden fazla yağmur yağması veya havzada mevcut kar örtüsünün erimesinden dolayı hızla artması ve yatak çevresinde yaşayan canlılara, arazilere, mala, mülke zarar vermesi olayına SEL denir.
Seller meydana geliş şekli olarak ani ve yıkıcı doğa olaylarıdır.Meydana geldiği alanda insanların göç etmesine ,sel yatağındaki ekosistem ve biyo çeşitliliklerin yok olmasına sebeb olabilir.O bölgedeki canlıların yaşam koşullarına direk etki yapar.Tarımsal üretim,yerleşme alanları vb…
a. Kütle Etkisi : Hızla akan su ile taşınan malzemeler çarptığı her şeyi, canlı ve cansız çevre ile kültürel çevreyi (insan, bitki, hayvan, yol, köprü, bina, fabrika, araba vb.) tamamen yada kısmen tahrip ederek yada yok ederek büyük can ve mal kaybına neden olabilir.
b. Erozyon Etkisi :Yukarı havzalardan başlamak üzere, aşağı havzalara kadar, havza boyunca her yerde yeni çatlakların ve oyukların oluşması, yatak yamaçlarında çökmelere neden olduğundan, buralarda yamaç hareketleri hızlanır, büyük miktardaki toprak başka yerlere taşınır.
c. Su Basması :Tarım ürünleri, taşınabilir ve taşınamayan mallar büyük zarar görür büyük can ve mal kayıpları yaşanabilir (Resim 5.3).
SORU-9-Günümüze kadar büyük volkanik patlamaları nerelerde gerçekleşmiştir.
Önceki bilgilerimizden faydalanırsak dünyada önemli volkanik sahalar daha çok levhaların karşılaşma alanları,okyanus tabanları,kırık hatlar boyunca uzanmaktadır.Bu kuşak içerisine giren en önemli yerler aynı zamanda büyük volkanik patlamalarında görüldüğü sahalardır.Japonya,Endonezya ,güney doğu asya Büyük Okyanus çevresi veya pasifik ateş çemberi, * Atlas Okyanusu'nun orta kesimi ve Atlantik sırtı (Burada denizin altında yanardağlar yoğundur), * Akdeniz ve çevresinde, * bazı kıtaların orta kesimlerinde aktif yanardağlar bulunmaktadır.Büyük patlama gurubuna giren noktalar ise ABD Yellow Stone ve Toba Dağı Endonezya’dır.
SORU-10-Küresel ısınmaya bağlı okyanus akıntılarında meydana gelebilecek değişmeler ve sonuçları nelerdir.
Küresel ısınma sonucu buzulların erimesiyle birlikte sadece seviye yükselmeleri olmayacak sürekli rüzgarlar ve yoğunluk farkının sebeb olduğu okyanus akıntılarının karaların kıyı kesimlerinin ısınmasında,yağış almasında,soğumasında,sıcaklığın ekvatordan kutuplara taşınmasında büyük önemi vardır .Okyanus sıcaklıkları ve tuzluluk oranı değişecek bu durum okyanus taşıyıcı kuşağını yavaşlatacak buda 10 yıl gibi kısa bir sürede ciddi iklim değişikliklerine yol açacaktır.
SORU-11-Hollanda deniz seviyesinde meydana gelen değişmelere karşı korunmak için ne tür önlemler almıştır.
Konu ile ilgili bilgiler sayfa 13 de Hollanda bölümünde mevcuttur..
Soru-12-Günümüzde yeeryüzüde ekstrem olayların yaşanmasında hangi faktörler etkili olmuştur.
İklim (aşırı sıcaklar ve soğuklar,kasırgalar,rüzgarlar,tektonik kökenli(deprem,volkanizma,tusunami) Hidrolojik olaylar (Kuraklık,aşırı yağışlar seller) olaylar,
AŞAĞIDAKİ ÇOKTAN SEÇMELİ SORULARI CEVAPLANDIRINIZ.
1- C şıkkı Volkanik olayların artması
2- C şıkkı Güneş ışınlarının geliş açısı
3- C şıkkı Aşırı yağışlar
4- BEKLEMEDE Tekrar inceleniyor...
5- A Şıkkı Meksika
6- E Şıkkı Düzeltme:Kanada
7- C Şıkkı İngiltere –Fransa
8- C Şıkkı Hollanda
9- B Şıkkı Libya
10 E Şıkkı Şiddetli yağışların görülmesi
11 B Şıkkı Tusunami
12.Bu soru biz coğrafya öğretmenlerinide tartışmaya sürükleyen bir sorudur.Çeşitli ve farklı yorumlar yapılmaktadır.Bu nedenle bu soruyu değerlendirme dışı tutuyoruz.Ağırlıklı tartışma madencilik ve turizm şıkları arasında...
13 C Şıkkı Adriyatik Kıyıları Okyanusa kapalı iç deniz.
AŞAĞIDAKİ CÜMLELERDE BOŞ BIRAKILAN YERLEREİ UYGUN İFADELERLE TAMAMLAYINIZ.
1-Tusunami 2-Tropikal fırtınalar(kasırga,tayfun,hortum)
3-Karbondioksit,Metan,ve Diazotmonoksit gazları 4-Azalmalar
5-Dünyada görülen küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişmeleridir.
6-Kıyı bölgelerde 7-Yağışların azalması,kuraklık 8-Kuraklık
Sorular ile ilgili dikkatimizden kaçan hatalı noktalar olursa lütfen yorum yaz bölümünden bildiriniz…
EKOSİSTEMLERDE ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜLERİEkosistem, birbiriyle ilişkili canlı ve cansız unsurlardan oluşur. Ekosistem, bu unsurlar arsındaki madde ve enerji dolaşımı ile kendini besler ve yeniler. Madde döngüsü ve enerji dolaşımı ile hava,su,toprak,bitkiler ve diğer canlılar arasında sürekli bir alış veriş olur.Bu alış veriş yeryüzünün doğal zenginliklerinin tekrar tekrar kullanılabilmesine ve yaşamın sürmesine olanak sağlar.
BESİN ZİNCİRİEkosistemdeki enerjinin birincil kaynağı güneştir. Dünyadaki tüm canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Canlılar arası ilişkinin temelinde beslenme bulunur. Ekosistemdeki madde ve enerji nakli organizmalar arasında görülen besin zinciri yoluyla olur.
Besin zinciri ekosistemdeki canlılardan birinin diğerini besin olarak alması sonucu oluşan bir zincirleme olaydır. Üretici ve tüketici canlılar arasında bir zincirin halkaları şeklindeki beslenme ilişkisine besin zinciri denir. Bütün canlıların kullandığı enerjinin temel kaynağı güneş enerjisi olup besin zinciri bu enerjinin canlıdan canlıya aktarılmasını sağlar. Bitkiler tarafından üretilen enerji önce ot oburlara oradan da etoburlara geçer. Doğada var olan enerji, beslenme ilişkileri ve diğer ekolojik ilişkilerle, biçim ve yer değiştirerek sürekli yenilenir, asla kaybolmaz. Besin zincirleri fotosentez yapılmasıyla başlar ve artıkların çürütülmesiyle biter1. halka – Üreticiler--(Fotosentezle organik besin üretirler, güneş enerjisini ilk olarak kullanırlar.)2. halka – Otçullar--(Üreticilerin depoladığı enerjiyi birinci derece tüketici olarak kullanırlar.)3. halka – Etçiller--(Üreticilerin depoladığı enerjiyi ikinci derece tüketici olarak kullanırlar.)4. halka – Yırtıcılar-- Üreticilerin depoladığı enerjiyi üçüncü derece tüketici olarak kullanırlar.)5. halka – Çürükçüller- Ölmüş bitki ve hayvan artıklarının yapısındaki organik maddeleri parçalayarak toprağa karışmasını sağlayan canlılara indirgeyici (ayrıştırıcı) denir. ( Ölen canlıları ve kalıntılarını ayrıştırarak beslenirler. Artan besin ve enerjinin fazlası, toprakta birikerek fosil yakıtların oluşmasına neden olur.)ENERJİ PİRAMİDİ:Besin zincirinin her bir halkasındaki canlıların birey sayılarının karşılaştırılmasıyla enerji piramidi oluşur. Bu nedenle enerji piramidinin ilk katında üreticiler ve son katında yırtıcı canlılar bulunur. Çürükçüller her bir katla ilişki halindedir.
Bu piramitlerin temel amacı eko sistemdeki enerji akışını daha somut olarak görebilmektir. Böylece çeşitli eko sistemleri bir birleriyle karşılaştıracak bir model elde edilmiş olur .(Faklı ekosistemleri birbiri ile karşılaştırmak amacıyla düzenlenirler.)
Kara ekosistemlerinde genellikle piramit 3 veya 4 basamaklıdır. Ancak su ekosistemlerinde piramit 4 ya da 5 basamaklı olabilir.Çünkü denizlerde üreticiler çoğunlukla mikroskobik fitoplanktonlardan oluşur. Fitoplanktonlar ot obur balıklara, ot obur balıklar da daha büyük et obur balıklara yem olur.
Üstteki enerji piramidi her basamağın yılda metre kare başına enerji üretimini ve metabolik enerji kaybını özetlemektedir. Örneğin üreticilerin toplam net enerji üretimi 1000 Kilokalori/metrekare/yıl iken,ot oburların 100 K Cal. /m2/yıl, et oburların 10 K. Cal. /m2/yıl olur. Son besin düzeyindeki hem etçil hem de otçullarda (omnivorlar) ise 1 Kcal/ m2/yıl’dır. Yani 4.basamakta üretim 1 K. Cal. / m2/yıl ‘a düşmektedir ki bu da her basamakta ortalama %90 enerji kaybı olduğunu gösterir.
Her enerji dönüşümünde bu örneğe yaklaşık %90 oranında enerji kaybı olmakta, o besin düzeyine ulaşan enerjinin ancak %10 u bir sonraki beslenme düzeyine aktarılabilmektedir. Aktarılabilen bu enerjiye kullanılabilir enerji denir.Geri kalan enerji artık kullanılamayacak bir enerji şekline dönüşür. Bu enerji düşük sıcaklıktaki ısı enerjisidir:Güneşten alınan ışık enerjisi 1. kattan yukarıya doğru besinler içerisinde aktarılmaktadır.Enerji piramidinde, aşağıdan yukarıya doğru her kattaki;– Canlı sayısı azalır, – Tür sayısı azalır,–Toplam besin ve enerji miktarı azalır, – Vücutta biriken artık oranı artar, şeklinde değişmeler görülür.NOT: Enerji piramidin her bir katındaki besin ve enerjinin bir kısmı canlının yaşamında kullanılırken depo edilen miktarı sonraki katlara aktarılır.Besin Zinciri ve Enerji Piramidinin Bozulması;Doğal ortamlardaki aşırı değerdeki olumsuz değişme ve gelişmeler ekosistemlerdeki canlı yaşamını ve düzenini bozar. Salgın hastalıklar, aşırı avlanmalar, iklim şartlarının değişmesi, kuraklıklar, don, sel, deprem, fırtına, kimyasal - biyolojik ve nükleer kirlenmeler besin zincirinin işleyişini bozar.ENERJİ AKIŞI:Güneş ekosistemlerin tek enerji kaynağıdır. Bazı canlılar doğal enerjiden faydalanarak ürettikleri maddeleri besin zinciri yoluyla diğer canlılara vermek suretiyle enerji akışını sağlarlar. Canlılar hayatsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji organik besinlerin parçalanması sonucu açığa çıkar. Dolayısıyla canlılarda besin aktarımına bağlı olarak enerji akışı da gerçekleşmiş olur.
http://www.belgeci.com/images/besin%20zinciri.png
Enerji piramitlerinde bir seviyeden diğerine geçişte enerji kaybı yaşanmaktadır. Enerji piramidinin en alt basamağında enerji en fazladır. Genelde bir basamaktan diğerine geçişte, enerjinin %90`ı kaybolurken, %10 kadarı bir sonraki beslenme düzeyine aktarılmaktadır.Enerji akışı iki aşamada gerçekleşir.— Birinci aşamada yeşil bitkiler güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye çevirerek besinsel ürünlerde depolar. Bitki dokularında organik madde olarak depolanan bu enerjinin bir kısmı, bitkilerin yaşamları için kullanılır, diğer kısmı beslenme yoluyla ot obur hayvanların vücuduna geçer. —İkinci aşamada ise hayvanlar bu bitkileri ve birbirlerini yiyerek gerekli enerjiyi sağlarlar,A—Otçullar da besin yoluyla aldıkları bu enerjinin bir kısmı kendi yaşamları için enerji şeklinde kullanılır; kalan kısmını depolar ve otobur hayvanları yiyen etobur hayvanlara aktarılır. B—Etçillerde ot oburları ve birbirlerini yiyerek bu depolanmış organik maddeyi enerji üretimi, büyüme, gelişme ve üretimi için kullanır.
user.tninet.se/~owl390d/dog_yasa/eko_cev.htm— Besin zincirinin son halkasını ayrıştırıcılar (parçalayıcılar) oluşturur. Ekosistemlerin çoğunda enerjinin önemli bir kısmı ayrıştırıcılar tarafından kullanılır. Bunlar canlı artıkların (ceset, dışkı vb.) ayrıştırarak organik maddeleri, mineralleri ayrıştırarak inorganik maddelere dönüştürürler ve tekrar toprağa iade ederler. Bu İnorganik maddeler ve minerallerde yeşil bitkiler tarafından alınarak tekrar organik maddelere çevrilirler.
—Böylece, son tüketicilere doğru sürekli ve tek yönlü bir enerji akışı sağlanır. Zincirin her bağlantısı yiyecek düzeyi olarak bilinir. Böylece tabiattaki madde döngüsü devam eder. İnsan genellikle besin zincirinin son halkasıdır. İnsanlar bitki yedikleri zaman birincil tüketicilerin yiyecek düzeyine bağlı olurken, et yedikleri zaman ikincil tüketici olurlar.
Tabiatta birçok küçük besin zinciri birbiri içine geçmiş durumdadır. İç içe geçmiş besin zincirlerinin tümüne besin ağı denir.Besin zinciri veya besin ağını oluşturan canlılar arasında bir denge vardır. Herhangi bir basamaktaki bir değişim hayvan popülâsyonları arasındaki dengeyi bozar ve herhangi bir basamaktaki değişimi onun üzerindeki veya onunla beslenen basamağı etkiler, değişimlere hatta açlıktan ölüme sebep olur. Örneğin; fareler ortadan kalktığında bunla beslenen yılan, tilki çakal, yırtıcı kuşlar, baykuş gibi hayvanlar açlıktan ölür. Veya tersi bir durumda, ortamdaki yılın, tilki, çakal yırtıcı kuşlar, baykuş gibi hayvanlar ortamdan kaldırılırsa köyler ve kentler fare istilasına uğrar (Üç sene önceki Samsun ve Muğla’daki sıçan istilası gibi). Fare ve sıçanların çoğalmasıyla tarladaki sebzeye, meyveye verilen zarar arttığı gibi, veba, kuduz, tularemi, beyin zarı iltihaplanması, kolera, kanamalı sarılık gibi birçok hastalıkların yayılmasına sebep olur.
CANLILARDA BESLENME İLİŞKİLERİEkosistemleri oluşturan canlı varlıklar, beslenme ve yaşama şekillerine göre gruplandırılırlar. a) Beslenme Şekline Göre Canlılar :Canlılar beslenme şekline göre üreticiler, tüketiciler ve hem üretici hem de tüketiciler olmak üzere 3 grupta incelenirler.
1- Üreticiler (Ototrof Canlılar) :
Kendi besinlerini kendileri üretebilen canlılardır. Üreticiler, fotosentez yoluyla karbondioksit, su, madensel tuzlar ve güneş enerjisini kullanarak oksijen, besin ve kimyasal enerji üretirler. Üretilen kimyasal enerjinin bir kısmını kendi yaşamsal faaliyetleri için kullanırlar, kalan kısmını da protein, karbonhidrat, yağ, vitamin şeklinde bitkinin kök, gövde, yaprak, tohum, meyve gibi kısımlarda ürettikleri besinlerde (besinlerin kimyasal bağlarında) depo ederler. Bitkiler tarafından depo edilen besinler diğer canlıların besin ve enerji ihtiyacının karşılar.• Yeşil bitkiler, mavi – yeşil algler (su yosunları), öglenalar, bazı bakteriler ototrof canlılardır.
Yeşil bitkiler Öglena Su yosunu Algler2- Tüketiciler (Heterotrof Canlılar) :
Kendi besinlerini kendileri üretemeyip, dışarıdan hazır olarak aldıkları besinlerle beslenen canlılardır. Tüketiciler, hem üreticilerle hem de diğer tüketicilerle beslenirler.
Tüketiciler, aldıkları besin kaynağına göre otçullar, etçiller ve hem otçul hem de etçiller olarak üç grupta incelenirler.• Otçullar (Otoburlar = Herbivorlar) = 1. Dereceden Tüketiciler :İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi üreticilerden yani yeşil bitkilerden karşılayan canlılardır.
•Koyun, keçi, inek, et, eşek, geyik, fil, zürafa, zebra, (maymun), sincap, tavşan.
İmpala Fil Tavşan
• Etçiller (Etoburlar = Karnivorlar) = 2. Dereceden Tüketiciler :İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi diğer hayvanları (otçul ve diğer etçilleri) yiyerek karşılayan canlılardır.
• Aslan, kaplan, köpek, kurt, tilki, sansar, kartal, şahin, baykuş, atmaca, kertenkele, timsah, köpek balığı, yılan.
Aslan Timsah Kartal
• Hem Etçil Hem de Otçullar (Hepçiller = Omnivorlar) = 2. Dereceden Tüketiciler :İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi hem üreticileri yani yeşil bitkileri hem de diğer tüketicileri yani hayvanları yiyerek karşılayan canlılardır.
• İnsan, ayı, maymun, kuşların büyük bir bölümü, kaplumbağa, bazı balıklar, fare, domuz.
Ayı Maymun Kaplumbağa3- Hem Üretici Hem de Tüketiciler (Hem Ototrof Hem de HeterotrofCanlılar) :
İhtiyaçları olan besinin bir kısmını fotosentez yoluyla kendileri üreten bir kısmını da bazı canlıları yiyerek karşılayan canlılardır. Bu canlılar (protein sentezi için gerekli olan) azot ihtiyacını yakaladığı böcekleri yiyerek karşılarlar. Bataklıkta yaşayan böcekçil bitkiler (sinekkapan ve ibrik otu) bu gruba girerler.
Sinek kapan İbrik otu
NOT : 1-
• 1. Dereceden Tüketiciler = Üreticileri Yiyen Canlılar
Otçullar
• 2. Dereceden Tüketiciler = 1. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar
Etçiller
• 3. Dereceden Tüketiciler = 1. ve 2. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar
Etçiller – Hem Etçil Hem de Otçullar
b) Yaşama Şekline Göre Canlılar :
Canlılar yaşam şekline göre çürükçül yaşayanlar, parazit yaşayanlar ve ortak yaşayanlar olmak üzere üç grupta incelenirler.
1- Çürükçül Yaşayanlar (Ayrıştırıcılar = Saprofitler) :
İnsan, hayvan, bitki atıkları ile ölmüş insan, hayvan ve bitkileri vücutlarındaki bazı (organik) besinleri salgıladıkları enzimlerle parçalayan canlılardır. Bu canlılar böylece ihtiyacı olan besin ve enerjiyi parçaladığı maddelerden karşılarken atık maddeleri de diğer canlıların kullanabileceği maddeler (inorganik maddeler = mineraller = madensel tuzlar) haline getirip toprağa verirler.
Ayrıştırıcıların en önemli görevi doğadaki madde döngülerinin gerçekleşmesini sağlamaktır.
• Bazı bakteriler, küf mantarları (çürükçül bakteriler).
Bakteri ve Mantarlar
2- Ortak (Birlikte = Simbiyotik) Yaşayanlar :
Farklı türden canlıların yaşamlarını birada sürdürmelerine ortak (birlikte = simbiyoz) yaşama denir. Ortak yaşayan canlılar birbirlerine zarar vermezler.
Ortak yaşama canlıların birbirinden faydalanma şekline göre iki çeşittir.
• Mutualistler :Birlikte yaşayan iki canlıdan her ikisinin de yarar gördüğü yaşama şekline mutualizm, bu şekilde yaşayan canlılara da mutualistler denir.
• Geviş getiren hayvanların (otçulların) sindirim sisteminde bulunan ve selülozun sindirilmesini sağlayan bakteriler.
• İnce bağırsakta yaşayan bakteriler kendileri için uygun yaşama ortamı bulurken B ve K vitaminlerini sentezleyerek üzerinde yaşadığı canlıya fayda sağlarlar.
• Baklagillerin (fasulye, nohut, mercimek, yonca, bakla) köklerinde yaşayan azot bakterileri bitkinin besiniyle beslenir, bitkiye ise havadan aldığı azotu verir.
•Liken Birliği : Liken birliğini mantarlar (şapkalı) ile mantarların hiflerine tutunarak yaşayan su yosunu (alg) oluşturur. Mantarların kökleri vardır ama besin üretemezler. Su yosununun ise kökleri yoktur ama besin üretebilirler. Mantarların aldığı suyu su yosunu kullanarak besin üretir ve ürettiği bu besini hem kendisi hem de mantarlar kullanır. Ayrıca mantarların solunum sonucu havaya verdiği CO2 gazını da su yosunu kullanır.
• Kommensalistler :Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar görüp, diğerinin etkilenmediği yaşama şekline kommensalizm, bu şekilde yaşayan canlılara da kommensalistler denir.
• Köpek balığının karnına tutunan ya da etrafında gezen küçük balıkların (echeneis) köpek balığının parçaladığı canlılardan veya köpek balığının atıklarından faydalanması.
3- Parazit (Asalak) Yaşayanlar (Asalaklar) :
Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar, diğerinin zarar gördüğü yaşama şekline parazit yaşama, bu şekilde yaşayan canlılara da parazit yaşayanlar (asalaklar) denir.
Parazit yaşayan canlılar, ihtiyaçları olan besin maddelerini üzerinde yaşadığı canlıdan, canlının sindirilmiş besinlerinden hazır olarak alırlar. Bu nedenle parazit yaşayan canlılar üzerinde canlıya zarar verirler.
Canlı vücudunun içinde yaşayan ve sindirim enzimleri bulunmayan parazitlere iç parazitler (iç asalaklar) denir. Tenya, bağırsak solucanı, mantarlar, amip, sıtma mikrobu ve hastalık yapan bakteriler iç asalaklardır. Bu canlıların üreme sistemleri gelişmiştir.
Canlı vücudunun dışında yaşayan ve sindirim enzimleri bulunan parazitlere dış parazitler (dış asalaklar) denir. Bit, pire, kene, tahtakurusu, sivrisinek, uyuz böceği, çeçe sineği (uyku hastalığı yapar), tatarcık (şark çıbanı yapar) dış asalaklardır. Dış asalaklar üzerinde yaşadığı canlının kanındaki sindirilmiş besinleri kullanırlar.
Dış asalakların sindirim sistemi gelişmiş, iç asalaklarınki gelişmemiştir.
erhangi bir doğa olayının aşırı veya sıra dışı ölçülerde gerçekleşmesi olaylarına / herhangi bir yerde bu güne kadar hiç görülmeyen veya nadir görülen olaylara ekstrem olay adı verilir.
Ekstrem olayların doğal ve beşeri süreçlerin işleyişine etkisi büyüktür.
HİDROLOJİK KARAKTERLİ EKSTREM OLAYLAR
Aşırı Yağışlar;
· Bir bölgede ortaya çıkan yağışın beklenenden daha fazla artması anlamına gelmektedir.
· Aşırı yağışlar yeryüzünün bazı kesimlerinde etkisini sürdürmektedir. Örneğin Musonlar Asyası olarak bilinen Güney Asya kıyılarındaki bir ülke olan Bangladeş her yıl oluşan aşırı yağışlar nedeniyle zor günler yaşamaktadır. Aynı durum Musonlar Asyası ülkelerinin bir çoğunda yaşanabilmektedir (Çin, Hindistan gibi)
Bu durum doğal ve beşer süreçler içerisinde şu olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir;
1. Ani su baskınları
2. Taşkınların sayısında artış
3. Toprak kayması ve heyelan gibi kütle hareketleri
4. Su erozyonunun oluşması ve şiddetindeki artış
5. Beşeri faaliyetlerin kısıtlanması
6. Sel ve taşkın gibi doğal afetlere oluşum nedeniyle zorunlu göçlerde artış
7. Canlı yaşamının olumsuz etkilenmesi
8. Salgın hastalıklarda artış
Kuraklık;
· Yağışların kaydedilen normal seviyenin altına düşmesi, sıcaklıkların artışı ile buharlamanın şiddetlenmesi gibi durumlar sonucu arazi ve su kaynaklarının bu durumdan olumsuz etkilenmesi ve hidrolojik dengede bozulmanın meydana gelmesi kuraklıkolarak adlandırılır.
· Kuraklık olayının gerçekleşmesinde doğal faktörlerin yanında beşeri faktörlerinde etkisi büyüktür.
· Bilinçsiz ve aşırı su kullanımı, fosil yakıtların kullanılması gibi pek çok olumsuz faaliyetler sonucu küresel ısınma, sera etkisi gibi çevre sorunlarının artışı, orman tahribi gibi pek çok beşeri faaliyet kuraklığı tetikleyebilir.
· Kuraklık en yavaş gelişen ve etkisini en uzun süre hissettiren ayrıca tahmini zor olan bir ekstrem olaydır.
· Günümüzde başta Afrika kıtası ülkelerinin büyük bir bölümü olmak üzere dünya üzerindeki birçok alan bu tehlike ile karşı karşıyadır.
Bir bölgede etkili olabilecek uzun süreli kuraklığın ortaya çıkaracağı olası durumlar şöyle sıralanabilir;
1. Tarımsal üretimde azalma
2. Tarım ürünü çeşidinde azalma
3. Verimli toprakların erozyon nedeniyle kaybı
4. Biyoçeşitlilikte azalma
5. Ekosistemlerde bozulma
6. Bitkilerin fotosentezinde yavaşlama
7. Su kaynaklarında azalma
8. Orman ve otlak alanlarının yok olması
9. Hidroelektrik enerjisi üretiminde azalma
10. Su problemi nedeniyle dünya üzerinde sıcak çatışma bölgelerinin belirmesi
11. İnsan yaşamının zorlaşması (açlık, kıtlık, salgın hastalık vs.)
12. Göç
13. Su ekosistemlerinde bozulma (balık türlerinin yok olması gibi)
14. Yangınlarda artma
Not:
Küresel ısınmanın hem kuraklığa yönünde hem de aşırı yağışlara neden olması ayrı bir sorundur. Küresel ısınmanın sonucu olarak deniz ve okyanuslardan buharlasan su miktarlarında önemli derece artmalar görülecektir bunun sonucu olarak yeryüzüne daha nemli bir hava hakim olacaktır ve bu nemli hava sonucu yağışlarda da artma gözlenecektir. Suyun buharlaşması sonucu ise sert rüzgârların artması ve bu artışlar suyun topraktan daha hızlı buharlaşmasına neden olacaktır. Buda bazı bölgelerin kuraklaşmasına neden olacaktır.
JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK KARAKTERLİ EKSTREM OLAYLAR
DEPREM;
ü Levha hareketleri sonucu yeryüzündeki kırık alanlarında görülen fay hatlarındaki gerilme, sıkışma ve bükülme deprem adını verdiğimiz yer kabuğu hareketlerine neden olmaktadır.
Dünya deprem alanlarının dağılımı ile
· Aktif levha sınırlarının
· Fay hatlarının
· Volkanik faaliyetlerin
· Volkanik şekillerin
· Kırıklı dağların (horst-graben)
· Sıcak su kaynakları adını alan fay kaynaklarının ( kaplıca, ılıca), gayzerlerin
· Jeotermal enerji potansiyeli yüksek bölgelerin
· Sağlık turizmi adının alan termal turizmin
· Genç oluşumlu (yakın bir jeolojik devirde oluşmuş) alanların dağılımı birbirine paraleldir.
Bir deprem sırasında şu olaylar oluşabilir;
1. Yer sarsıntısı
2. Fay oluşumu
3. Zemin sıvılaşması
4. Yamaç ve çamur akıntısı
5. Tsunami
6. Yerüstü sularında ve yer altı su seviyelerinde değişme
7. Kaynak ve kaplıca sularında değişme
8. Heyelan, çığ
· Çin’de (Shensi) 1556 yılında yaşanan deprem 830.000 dolaylarında insanın ölümüne yol açtığından en fazla can kaybına neden olan deprem olarak bilinmektedir.
· Türkiye’de ise 1939 yılındaki Erzincan depremi ile 30.000 dolaylarında insan hayatını kaybetmiştir.
Aktif Deprem Kuşakları:
1. Pasifik Deprem Kuşağı:
Yeryüzündeki depremlerin %68.i bu kuşakta gerçekleşir.
Bu kuşak üzerinde;
· Amerika Kıtasının Batı Kıyıları (Kayalık-And Dağları)
· Aleut adaları
· Japonya
· Filipinler
· Yeni Gine
· Güney Pasifik adaları
· Yeni Zelanda bulunur.
2. Alp-Himalaya Deprem Kuşağı:
Yeryüzündeki depremlerin %21.i bu kuşakta gerçekleşir.
Bu kuşak üzerinde;
· Asya’nın güney, güneydoğu ve doğu kıyıları
· Kuzey Afrika(Atlas Ülkeleri)
· Güney Avrupa
· Anadolu Yarımadası bulunur.
3. Yeryüzündeki depremlerin %11.i Atlas okyanusu orta kesimi ile Doğu Afrika’da görülür.
Deprem Riskinin Düşük Olduğu Yerler:
Dünya’da;
· Yaşlı kütleler
· Eski kıta çekirdekleri
· Masifler
· Eski jeolojik devirde oluşmuş araziler
Deprem riskinin düşük olduğu alanlardır.
Bu alanlar:
ü Doğu Avrupa
ü Kuzey batı Avrupa
ü Kanada
ü Avustralya’nın büyük bir bölümü (Güney doğusu hariç-Avustralya Alpleri)
ü İskandinav yarımadası
ü Kuzey Asya (Sibirya)
TSUNAMİ;
· Şiddetli depremler ya da volkanizma nedeniyle okyanus tabanında kırılan büyük plakalar,
okyanusta büyük dalgalar meydana getirir. Bu durum tsunami adını alır.
· Tsunamilerin çoğu deprem, volkanik patlama, denizaltı heyelanı, göktaşı çarpması gibi etkilerle
oluşur.
· Çoğu tsunami kıyıya yakın ya da uzak depremler nedeni ile meydana gelir. Dalga gruplarının
asıl sebebi, enerji boşalımları ve deprem sonucu oluşan kabuksal deformasyonlardır.
· Tsunaminin büyüklüğü onu meydana getiren depremin büyüklüğüne bağlıdır. Daha büyük bir
deprem daha büyük bir tsunaminin meydana gelmesine neden olur.
· Büyük okyanusa kıyısı olan ülkeler (Endonezya, Japonya, Şili, Yeni Gine Adaları gibi ülkeler)
ile Akdeniz havzası ülkeleri ( İtalya, Portekiz, İspanya, Türkiye gibi) tsunami riski altındaki
ülkelerdir.
Tsunami sürecinde şu olumsuz durumlar oluşabilir;
1. Deniz seviyesinde yükselme
2. Kıyıya yakın yerleşim alanlarının sular altında kalması
3. Can ve mal kayıpları
VOLKANİZMA;
Dünya deprem dağılışı ile volkanik alanların dağılışı birbirine paraleldir. Çünkü bu alanlar genellikle yeryüzünün aktif alanlarında (levha sınırları), genç ve hareketli bölgelerinde görülmektedir.
Dolayısıyla Dünya volkanik alanları;
· Büyük (Pasifik-Ateş Çemberi) Okyanus ortaları (Endonezya, Yeni Zelanda, Japonya, Filipinler, Hawaii), Amerika’nın Batı kıyıları
· Atlas okyanusu ortaları (İzlanda, Karayip ve Asor Adaları)
· Akdeniz Çevresi (İtalya)
· Doğu Afrika volkanik aktivitelerin görülebileceği yerlerdir.
Volkanizma faaliyetleri sonucunda şu durumlar gerçekleşebilir;
1. Volkanik yer şekilleri oluşur.
2. Atmosfere yayılan volkanik malzeme gökyüzünün kararmasına, sıcaklık değerlerinin azalmasına, çamur (kül) yağmurlarının oluşmasına neden olabilir.
3. Buzul bölgelerde buzulların hızla erimesine yol açarak sel felaketlerine, okyanus sularının tuzluluk değerlerinin değişmesine yol açabilir.
4. Canlı yaşamını olumsuz etkiler
5. Can ve mal kaybına yol açar.
6. Deprem ve tsunami oluşturabilir.
7. Çeşitli maden ve minerallerin oluşmasını sağlar
Not:
Sumatra’daki Toba Dağı yaklaşık 73.000 yıl önce patlamış ve atmosfere yoğun bir şekilde kül ve gaz yayılmıştır. Patlamanın şiddetiyle gökyüzünün karardığı ve bölgede sıcaklık değerlerinin önemli ölçüde azaldığı görülmüştür. Bu nedenle iklimin Buzul Çağı’ndaki duruma döndüğü tahmin edilmektedir.
KÜTLE HAREKETLERİ;
· Heyelanlar, yeryüzünde çok yaygın olarak görülen ve sık aralıklarla meydana gelen bir kütle hareketidir.
· Heyelanlara bağlı olarak ağaçlar ve bitkiler, toprak tabakası ve ana kaya ile birlikte yerinden sökülerek yamaç aşağı taşınır.
· Heyelanlar yeryüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar.
Heyelan oluşumunda etkili olan faktörleri şöyle sıralayabiliriz;
· Kuvvetli eğim
· Yağış
· Suya doygunluk
· Killi arazinin varlığı
· Tektonik yapı (Tabakaların eğim doğrultusunda uzanması)
· Yer çekimi
· Beşeri faaliyetler
· Deprem, volkanizma gibi doğal afetler
Heyelanlar dünya üzerinde engebeli arazilerin ve yoğun yağışların etkili olduğu yerlerde etkilidirler (Türkiye, Hindistan, Filipinler, Endonezya, Amerika Kıtasının Batı kıyıları örneğin Şili)
Dünya Heyelan Riski haritası
Heyelanlar sonucunda şu durumlar oluşabilir;
1. Verimli toprakların kaybı yoluyla tarımsal faaliyetlerde verimsizleşme, Ulaşım yollarının
kapanması, Göç ,
KLİMATOLOJİK KARAKTERLİ EKSTREM OLAYLAR
Şiddetli Rüzgâr ve Fırtınalar:
1. Kasırga, hortum ya da tayfun aynı meteorolojik olayı anlatmakta kullanılan sözcüklerdir.
2. Sıcak iklim kuşağında, ani basınç farklarından kaynaklanan ve hızları saatte 100 - 150 km.ye kadar çıkabilen çok şiddetli rüzgârlardır.
3. Daha çok okyanuslar üzerinde oluşurlar.
4. Belirli yollar izleyerek karaların üzerine de sokulurlar. Sarmal hava hareketleri halinde olduklarından, genellikle hortumlara sebep olurlar. Çevrelerine büyük zarar verirler.
5. Kasırgalara Asya'nın güney kıyılarında ve Avustralya'nın Büyük Okyanus kıyılarında Tayfun (Çince ''Büyük rüzgâr'' demektir), Meksika Körfezi kıyılarında Hurrican (Hariken), Afrika'nın bazı kesimlerinde ve Latin Amerika kıyılarında da Tornado (Hortum) adı verilir.
6. Subtropikal ve tropikal iklim kuşağındaki denizlerde meydana gelir. ( Kuzey Amerika, Güney ve Güneydoğu Asya-Hindistan, Çin, Filipinler, Bangladeş, Pakistan…)
Şiddetli rüzgar ve fırtınalar şu durumlara yol açabilir;
1. Deniz seviyesinin yükselmesi ile su baskınlarının oluşması
2. Can ve mal kayıplarının yaşanması
3. Göç
4. Ekosistemlerin zarar görmesi
5. Beşeri faaliyetlerin aksaması
6. Şiddetli yağışlara yol açması
Aşırı Sıcaklar-Aşırı Soğuklar;
1. Herhangi bir yerde o güne kadar görülmeyen ya da çok seyrek görülen sıcaklık ve soğuklukların belli bir süre yaşanmasıdır.
2. Bu gibi ekstrem olayların yaşanmasında beşeri faaliyetler adını alan insan faaliyetlerinin etkisi büyüktür.
3. Sanayileşme, şehirleşme, teknolojik gelişmelerle doğaya yapılan müdahalenin artması, fosil yakıt kullanımı, hızlı nüfus artışı, doğal kaynakların aşırı ve bilinçsiz kullanılması gibi etmenler beşeri etmenlere örnek verilebilir.
Bir bölgede yaşanan ve uzun süren aşırı sıcaklar ve soğuklar şu oluşumlara neden olabilir;
1. Su kaynaklarında azalma
2. Kuraklık
3. Beşeri faaliyetlerde aksama
4. Canlı yaşamının olumsuz etkilenmesi
5. Başta tarım olmak üzere pek çok ekonomik faaliyette aksama
6. Enerji üretiminin azalması
7. Enerji tüketiminin artması
8. Biyoçeşitlilikte azalma
9. Ekosistemlerde bozulma,
10. Sel ve taşkın oluşumuna yol açma